Dünya Mirası Adalar programında Derya Tolgay’ın konukları İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama’dan Miray Özkan ve Filiz Deveci’ydi.
(27 Ekim 2020’de Dünya Mirası Adalar programında yayınlanmıştır.)
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Açık Radyo’da Dünya Mirası Adalar programından herkese selamlar. Bugün 27 Ekim ve UNESCO Dünya Görsel - İşitsel Miras Günü. Birçok kişi için hayati önemi var bu miras gününün. Bildiğiniz gibi miras cansız bir nesne değil. Elbette geçmiş nesillerin yaşamlarını anlamak, anlamlandırmak açısından bu arşivler bizim için çok kıymetli. Genellikle bu arşivler amatör kayıtların içinden çıkıyor. Biz de Dünya Mirası Adalar olarak yaptığımız amatör radyo yayınları, videolar ve canlı yayın kayıtlarıyla bilgi ve belgeleri kayıt altına almaya çalışıyoruz. Açık Radyo gerçekten bize bu imkânı sağladı. Yaşadığımız yerler üzerinden hak savunuculuğu yapmamıza olanak verdi ve 25 seneyi aşan kendi programları ile kendi kayıtlarının UNESCO görsel - işitsel mirası olduğunu hatırlamamızda fayda var. Bin şükran diyoruz. İyi ki var.
Biz bu bellek çalışmalarından geçtiğimiz pazar günü, “Adaların Modern Mimarlık Belleği: Kınalıada” başlıklı bir canlı yayın gezisi yaptık. Açıkçası dünyanın farklı yerlerinden de takip edildi bu bellek çalışması ve bu çok memnuniyet verici. O anda izleyen izleyici sayısı bini geçti. Bu da biraz sonra konuşacağımız katılımcılık konusu ve konuklarımızla ilgili epey bağlantılı. Programa başlamadan önce destekçilerimiz İsmail Kutay Aksungur’a ve Nevzat Aksungur’a teknik masada da Feryal Kabil’e çok teşekkür ediyorum. Prens Adaları’nı koruma amaçlı nazım imar planı kapsamında katılımcı planlama çalışmaları yapılıyor ve konuklarım da İBB Şehir Planlama’nın katılım çalışmalarında görev alan Miray Özkan ve Filiz Deveci. Hoş geldiniz Filiz Hanım, Miray Hanım.
Miray Özkan ve Filiz Deveci (İBB Şehir Planlama): Merhaba, hoş bulduk.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Sorularıma geçmeden önce isterseniz sizinle ilgili bilgileri dinleyicilerimizle paylaşayım. Kısaca, Filiz Deveci kimdir: Yüksek Şehir Plancısı, İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü'nde Müdür Yardımcısı, 30 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışıyor. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube ve Genel Merkezde uzun yıllar çeşitli görevler aldı. Lisans ve Yüksek Lisans derecelerini Mimar Sinan Üniversitesi’nde tamamladı.
Miray Özkan kimdir: Doktor Şehir Plancısı, Şehir Planlama Müdürlüğü’nde Katılım Koordinatörü olarak çalışıyor. 15 yıldır şehir plancısı olarak katılım, kentsel dönüşüm ve mekânsal stratejik planlama çalışmalarında yer alıyor ve araştırmalar yapıyor. Doktora derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, Lisans ve Yüksek Lisans derecesini ise Orta Doğu Teknik Üniversitesinde tamamladı.
Tekrar hoş geldiniz deyip hemen sorulara geçiyorum. 2019 Ekim ayında başladı İBB’nin çalışmaları. Bugüne kadar da birçok çalışma yaptınız. İsterseniz şöyle başlayalım: Katılım epeyce karmaşık, sorunlu, çok itirazlı bir konu. Belki de hala dünyada tam “katılım budur!” denebilir mi? Bilmiyorum, tartışmalı bir konu. Katılım nedir? Daha doğrusu İBB nasıl bir katılım modeli ile Prens Adaları’nda çalışmaya başladı? Katılım kavramını İBB nasıl yorumluyor? Buradan başlayalım mı?
Filiz Deveci (İBB Şehir Planlama): Evet, gerçekten tek başına bile katılım konusunu konuşabilmek, bu konuda karar üretebilmek çok zor. Şimdi Büyükşehir Belediyesi olarak biz adalarda ve başka bölgelerde katılımcı çalışmalar yaptık. Geçmişte yaşadığımız plan süreçlerinde itirazlar vs sonrasında yıllarca tamamlanamayan plan süreçleri vardı. Planlar onaylandıktan sonra kaybedilen zamanlar yerine biz bu dönemde, plan öncesinde sürece almak yatırımı yaparak planların üzerinde mutabakat sağlayarak yola devam etmeye karar verdik. Katılım süreciyle ilgili de dünyada gündemi ve katılım literatürünü araştırdık açıkçası. Bu süreçte ülkemizde bununla ilgili çok fazla deneyim yoktu. Bunları da araştırdık. Şu anda bu süreçte katılım çalışmalarını devam ettiriyoruz. Buradaki şehir planlama çalışmalarının daha katılımcı ve şeffaf yönetilmesine yönelik kurumsal yapılanma çalışmaları da yapıyoruz. Çünkü kurum içinde de bu alt yapıyı oluşturabilmek zaman alıyor. Bu alışkanlıkları değiştirebilmek zaman alıyor. Bizim bu süreçte yaptığımız çalışmalardan mı devam edelim?
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Miray Hanım’la devam edelim.
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Ben kısaca nasıl bir model yürüttüğümüzden bahsedeyim. Adalarda ve aslında başka yerlerde de amacımız yerelde, bölgelerde, ilçeler genelinde ya da plan genelinde ihtiyaç ve taleplerin net bir şekilde ifade edilebilmesini sağlayabilmek için bir söylem oluşturulmasına katkıda bulunmak diyebiliriz. Baştan çok kesin kuralları belirlenmiş katılım modeli yerine ilkeleri ve birtakım temel kuralları öncelikleyen bir model geliştirmeyi uygun gördük. Yani Adalar’da, (Beyoğlu’nda da bir süre sonra başlayacağız) amacımız, kararlara en baştan; araştırma ve yerel bilginin üretilme sürecinden itibaren, karar oluşturmaya kadar tüm süreçlere katılımı sağlayabilmek. Bunun için literatürde de kabul görmüş temel bazı ilkeler var aslında. Şeffaflık gibi, bilgi alışverişinin sürekli sağlanması gibi. Yani yapılan toplantıların sonuçlarının açıklanması, bu süreç içerisindeki tüm çalışmaların bilgilerinin kurumlara ve kişilere iletilmesi. Katılımı geniş tutabilmek, tüm tarafların seslerini duyurabilmesi sağlayabilmek ve ortaklaşa karar üretme, plan formlarını oluşturarak sahiplenilen bir plan üretebilmek. Bu tabi çok ideal bir yaklaşım. Yani uygulanabilir yerler çok fazla değil dünyada da tahmin ediyorum. Ama çerçeveyi buradan kurarak çalışmaları yürütmeyi hedefledik. Bunun için örneğin Adalar’da genel aşamaları önden belirledik. Önce bir hazırlık ve katılım oluşturma aşaması, sonra katılımın uygulanma aşaması ve izleme değerlendirme aşaması gibi. Ve çalışma grupları fikrini en baştan beri oluşturmayı planladık. Amacımız aslında en başta söylediğimiz gibi ihtiyaç ve talepleri, görüşleri, beklentileri, argümanları netleştirebilmek ve bunları bir ortak mutabakat belgesine dönüştürebilmek, işbirliği ortamlarının geliştirebilmek. Bu tüm tarafların da mutabakat belgesine sahip çıkmasını sağlamak.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Şimdi burada, biraz önce (katılımın) hem dünyada hem Türkiye’de yeni bir anlayış olduğunu belirtmiştiniz. Esasında dünya için bunu söylemek hatalı olabilir. Türkiye için bu böyle, az örnekleri var haklısınız. Ama Bekir Ağırdır’ın son yaptığı ankette bütün bunlara İstanbulluların katılma isteği oranı %40’ın üzerinde olduğu bilgisi vardı ben yanlış hatırlamıyorsam. Yerelden ciddi bir talep var bunu isteyen. Ben buradan yine adaya gelmek istiyorum. Ada özelinde konuşalım. Bizler de tüm konu başlıklarındaki toplantılara katıldık. Hem sahadakilere hem de Zoom toplantılarına. Ben ve arkadaşlarım bu 8 konu başlığındaki toplantıların tümüne girmeye çalıştık. Biraz da nabzı tutmak gerekiyordu. Bizim de öğrenme sürecimiz bunlar. Ne istiyor Adalılar? Katılımın derecesi nedir? Az mı? Çok mu? Ben mesela kişisel olarak, esasında kişisel olarak da değil, arkadaşlarımla da konuştuğumda şunu gördüm. Soruyu bunun üzerinden soracağım. Katılımı nasıl buldunuz? Örneğin katılan hep aynı kişilerdi. Burada en fazla katılımı, Ekoloji ve Kültürel Miras başlıklarında gördük. Bu da çok güzel bir şey. Çünkü “ekoloji ve kültürel miras ayrılmasın!” bizim baştan beri söylediğimiz şey. Kültürel peyzaj üzerinden konuşulsun. Çünkü burada iklim krizi bunlardan ayrılmaz bir parça. Kültürel peyzaj dediğimizde hepsi beraber ele alınıyor. En sonunda “sosyal yaşam” başlığı altındaki toplantıya katılım çok çok azdı. Siz katılımı yeterli buldunuz mu?
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Biraz azdı açıkçası. Çoğunluğu aynı insanlardı. Özellikle Zoom üzerinden yaptıklarımızda... Zoom toplantılarının öyle bir çıkmazı var. Herkes erişemeyebiliyor. Kullanmakta zorluk çekenler oluyor. Sahada da bazı konular daha az ilgi gördü. Mesela ekonomi, sosyal yaşam az ilgi gören konulardı. Ama genelde sizin de söylediğiniz gibi ekoloji ve kültürel miras çok ilgi gören konulardı. Burada biraz aslında biz katılımı genişletmek için birebir ilişki kurarak gönüllü sayısını arttırmak için epey uğraştık. Ama benim şahsen beklediğim olmadı. Daha fazla olmasını beklerdim ve bunu nasıl genişletebiliriz diye aramızda da konuşuyoruz. Çünkü şimdi bir şeyler üretilecek ama herkes katılmadı! Neyse ki sahadaki çalışmalarımızda da bilgiler topladık. Sahada 800, 900 belki de 1000 kişi ile iletişim kurabildik. Onlardan yazılı ve sözlü görüşler aldık. Onları bu çalışmaların içine ekliyoruz. Birtakım yeni planladığımız süreçler de var. Onları da bunların içine ekleyeceğiz. Biraz pandemi koşulları da bizim önümüzde engel oldu. Bir taraftan da öğrenmeye çalışıyoruz. Her yerin dinamiği farklı. Yani belki farklı bir ilçede bir büyük çağrı yapıyoruz çok fazla kişi gelebiliyor ama Adada öyle olmayabiliyor.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Bu konu ile ilgili size bir soru, daha doğrusu bir yorumumuz var. Biliyorsunuz, hiçbir adada uzun zamandan beri bir kamusal alan yok. Ne bir kültür merkezi ne bir tiyatro, ne de toplantı salonu. İnsanlar burada sadece yollarda birbirleriyle karşılaşıyorlar veya vapurdur en sosyalleşebileceğimiz yer. Eminönü’ne gidiyorsanız örneğin, bir buçuk saatte vapurda sosyalleşirsiniz. Sosyalleşmenin kamusal alanların bu kadar olmadığı bir yerde bizlerin bunu beklemesinde de bir sıkıntı var. Öncesinde bu katılımın olabilmesi için kamusal alanlarımızın olması gerekiyor değil mi? Yani 39 ilçedeki en sıkıntılı ilçe. Tek bir mekânı yok! Bunu düşünmemizde fayda var mı acaba? Çünkü demin de söylediğimiz gibi sosyal yaşamdaki Zoom toplantısında benim gördüğüm 6 kişi vardı sizlerin dışında. Neredeyse sizlerle bizlerin sayısı eşit gibi. Demek ki “sosyal yaşam”, üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Ne dersiniz?
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Evet, mesela yer bulamadığımız için Kınalıada’da hiçbir toplantı yapmadık. Burgazada biraz daha kolaydı. Oranın halihazırda bir Cemevi bahçesi olduğu için o mekân bir kamusal alan işlevi gördü.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Mahalle meclisi kuruldu orada. Şahane bir şey.
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Burgazada çok daha küçük, herkesin birbirini tanıdığı bir yer. Bunun da etkisi var diye tahmin ediyorum. Kamusal alan meselesi Heybeliada’da ise çok ciddi bir problem. Orada da kütüphanenin bahçesini kullanabildik ama sadece belirli saatler içinde. Büyükada’da da buluşma için ancak kent konseyinin bahçesi uygun oldu. Gerçekten kamusal alanla ilgili çok ciddi bir sorun var. Zaten her Ada, kapalı ve açık kamusal alan, sosyal alan, buluşma alanı gibi mevzuları dile getirdi.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Bundan sonraki toplantılar da Zoom üzerinden olacağı için o konuya dönüyorum. Aslında Zoom platformu, oldukça yüksek sayıda katılımcı için olanak sağlıyor. Demin size verdiğim DMA örneğinde, biz, katılımı iyi yaptığımızı düşünüyoruz. Online gezilerimizde ve yayınlarımızda binlere çıkan bir katılımcı sayımız var. Biz bu katılım modeline (İBB tarafından yürütülen) DMA Girişimi olarak sosyal medya mecralarımızdan duyuru yaparak katkı vermek ve katılımcı sayısını arttırmak isteriz.
Zoom toplantılarında gördüğümüz diğer bir mesele de şuydu. Diğer kamu idarelerinden hiç kimse katılmadı. Belediyeden ve ilçe belediyeden hiçbir katılım yoktu. İlçe belediyesinin meclis üyelerinden de hiç kimse hiçbir toplantıya katılmadı. Varsa hatam özür dilerim ama ben katıldığım kadarında görmedim. Kent konseyinden aşağı yukarı seksenlere yakın kişinin olduğu bir Whatsapp grubu var. Oradan da ya bir iki kişi vardı ya da kimse yoktu. Burada bu kişi ve kurumlarla bağ kuramamak, üzerine düşünülmesi gereken bir konu değil mi?
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Evet, bizim de üzerine düşündüğümüz bir konu. Aslında bazı toplantılara ilçe belediyesinden katılanlar oldu. O yüzden hepsi diyemeyiz. Merkezi hükümet kurumlarından katılan olmadı diye hatırlıyorum. Sahada yaptıklarımıza katılmışlardı ama. Açıkçası biraz üzücü bir konu olmasına rağmen beklenmedik bir şey de değil böyle olması. O yüzden bunu nasıl geliştireceğimize bakacağız. Çünkü gördük ki kurumlardan katılımcı oldukça toplantılar çok daha zengin ve verimli geçiyor. Karşılıklı birbirini anlama hali de artıyor. Yani Ada sakinleri kurumlardaki insanların kısıtlarının neler olduğunu görebiliyor. Kurumlar da Ada sakinlerinin… Empatiyi arttırıyor diyebiliriz. Ancak biz bunu kompanse etmek için neler yapabiliriz onları da düşünüyoruz. Yani o gün belki bir kişi/kurumu toplantıya katamadıysak, onu sürecin içine dahil edebilmemiz için ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya çalışacağız. Tekrar görüşmeler yapmak, yazılar göndermek, görüş istemek gibi çalışmalarla bu süreci tamamlamaya uğraşacağız. Yani eksik bırakmayacağız.
Filiz Deveci (İBB Şehir Planlama): Kurumlar arasından katılımı sağlamak da oldukça önemli ve biz bunu da olabildiğince organize etmeye çalışıyoruz. Sonuçta Adalarda değil ama onun dışında yaptığımız bir katılım toplantısında ilçe yetkileriyle halkı bir araya getirdik ve aslında ilçe ve belediye yetkilileri bize bu çalıştay için teşekkür etti. Bölgede yaşanan sorunun bu kadar büyük olduğunu bilmediklerini söylediler. Bu süreçte kurumlarla birlikte çalışmayı biz de çok önemsiyoruz ve bunun yöntemlerini de arıyoruz.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Ada çok küçük bir yer olduğu için bunu kapılarını çalarak bile yapmak mümkün. O nedenle Ada bazında konuşmak istedim. Programın sonuna geliyoruz. Toplantılardan sizler ne öğrendiniz? Somut örneklendirebilir misiniz?
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Açıkçası her toplantıda bir sürü şey öğreniyoruz. Her bir toplantı sonrası notlarımızı nasıl toparlayacağımızı bilemiyoruz.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Bir iki örnek verirsiniz diye düşündüm. Belki bütün bu sürecin içinde vurucu bir şey gelebilir aklınıza. Çünkü biz de herkes gibi orada öğreniyoruz. Peki bu öğrendiklerimiz nereye yansıyacak? Size buna bağlı olarak ikinci sorumu da sorayım. Planlara bu bilgileri nasıl yansıtacaksınız?
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Somut örnek olarak şunu verebilirim belki: Örneğin ormanın içinde bir rota oluşturulması gibi küçük bir karar, aslında büyük bir tartışma konusu olabiliyor. Oysa bakarsanız bütün şehir plancılarının yazdığı doktora tezlerinde böyle bir öneri vardır. Bu açıdan epeyce zenginleştiğimizi söyleyebilirim. En ufak bir konunun, bir parkın ya da bir küçük sokak mobilyasının bile aslında bütün resmin içinde ne kadar önemli bir parça olduğuna dair bir sürü örnek gördük. Bir de Adalar içindeki sivil toplumun, Ada sakinlerinin arasındaki görüş farklılıkları de epeyce önümüze çıkan konulardan biriydi. Demek ki bu konuda da farklılaşma var gibi çıkarımlar yaptık. Planlara bunları nasıl katacağız? Stratejik planı zaten planın bir parçası olarak düşünüyoruz. Bütün bu çalışmayı derleyip bir müzakereyle sonuçlandırarak kararları ortaklaşa oluşturmuş olacağız. Bu bir parçası... Bir de mekânsal planlar var. Bunlarda da yine bu çalışmalarımızdan mekânsal konuları süzerek ve haritalandırarak üzerinde tartışılması gereken konuları belirleyeceğiz. Bunları da taslak olarak sunup geribildirimleri alacağız. Ya da önceden bazı odak toplantılar yapıp çeşitli görüşleri alacağız ve hangisinin daha iyi olabileceğine beraber karar vereceğiz gibi…
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Burada ben şu örneği vermek istiyorum. Belki bundan sonraki çıktıları bizlerle tekrar paylaşıp Zoom toplantıları yapacaksınız.
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Evet büyük ihtimalle.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Ama orada özellikle ulaşım başlığı çok sorunlu biliyorsunuz. Burada bir çalıştay yapıldı ve bu çalıştay raporu hiçe sayılarak tepeden gelme bir uygulamaya geçildi. Haliyle ulaşım başlığındaki UKOME’den ve Ulaşım Daire Başkanlığından katılan arkadaşlarla konuşurken Ada ormanlarının konumlarına, durakların nereye getirilmesi gerektiğine, atların yaşantıları gibi konulara vakıf olmadıklarını gördük. Bu konular, havada kaldı. Bundan sonraki toplantılarda gerçekten Adaları bilen kişilerin size destek vermesi gerekiyor. Ulaşım Daire Başkanı’nın olmasını ben çok isterdim. Çünkü halkın değerli bilgisi var, yaşayan yerelin bilgisi var. Başkanın onların geri dönüşünü pek alamadığını düşünüyorum. Bir de ulaşım çalıştayı Adalılarda güven sorunu yarattı. Çünkü sonuçları sahaya yansımayacaksa bu çalışmalar, çalıştaylar neden yapılıyor! Sizin iyi niyetle yaptığınız planları biliyoruz ve daha aşkın katılım modellerinin hayatımıza girmesi için de desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. O halde biz şimdi nasıl ilerleyeceğiz? Nasıl güveneceğiz? Sizlerin bütün bu çalışmaları, yukarıda nereye yansıyacak? Gerçekten orada ses bulacak mı? Yoksa tepede bazı kişilerin fikirleri var. Bu sadece yaptık, yanına tik attık gibi bir şeye dönüşebilir mi? Şeffaflık dediniz. O nedenle altını çizmek istedim.
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Doğru söylediniz. Bizim de sahada güven oluşturmaya çalışmak karşılaştığımız sorunlardan biriydi. Biz bu konuda yazılı ve sözlü olarak tüm makamlara buradan çıkan sonuçların ve tartışmaların hepsini ileteceğiz. Ve daha aktif katılımı sağlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Ben çok teşekkür ederim sevgili Miray Özkan ve Filiz Deveci. Programımızın sonuna geldik. Umarım ilerleyen süreçte tekrar program yaparız ama kapatırken ben sizlerin de ilgileneceğini düşündüğüm, kamunun birbiriyle bağlantısının ne kadar önemli olduğunu da gösteren bir gelişmeden haber vererek bitirmek istiyorum. Çünkü maalesef biz bugün öğrendik. Prens Adalarında özellikle Büyükada’da şu anda bütün ormanların içinde, bakir alanlarında, yangın söndürme yollarının üzerinde birçok ayak, beton, çelik malzeme dökülüyor. Panolar, seyir terasları olacakmış buralar. Buralar “ekoturizm”e açılmış durumda. Biz Prens Adalarının ekosisteminin nasıl kırılgan olduğunu her seferinde anlatıyoruz. Oysa burası masum bir terimle, ekoturizm altında yine ranta, talana açılmış durumda. Adaların ormanlarının yanma tehlikesi var. Hiçbir kurumun elinde bunu koruyabilecek bir kaynak yok. Bütün bunlar nasıl fütursuzca oluyor bilmiyorum ama biz 15 gündür bilgi dahi alamadık bunların ne olduğuna ilişkin. Burada kaymakamlık var, büyükşehir var, ilçe belediyesi var, emniyet var, orman var. Fakat daha bugün öğrenebildik ne yazık ki.
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Evet...
Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar): Onun için bu bağları kurmak heralde, sizler için de bizim için de önemli. Haber dahi alamıyoruz.
Bizi dinlediğiniz için çok teşekkür ederiz. Bu son haberimizle ilgili bilgi ve görselleri almak isterseniz DMA Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarımızı ziyaret edebilirsiniz. Haftaya görüşmek üzere, teşekkürler. Adalar hepimizin!
Miray Özkan (İBB Şehir Planlama): Biz teşekkür ederiz
Filiz Deveci (İBB Şehir Planlama): Biz teşekkür ederiz.